Cevap :
Çözgüleri genellikle ipek, atkıları ise pamuk ipliğinden olan saten örgü ile dokunmuş ve çözgü yönünde renkli desenleri olan bir tür yarı ipekli kumaşa "kutnu" denir. Dokuyan ustalara da basitçe "kutnu dokumacısı" yâda "kutnu ustası" adı verilir. Kutnunun diğer bir adı da "saray kumaşı"dır. Kutnu Arapça ‘da pamuk anlamına gelir. Kutnular parlak ve mat çizgilerin yan yana gelmesiyle süslendiği gibi birçok renkli çizginin yan yana gelmesiyle de dokunur. Osmanlı döneminde bu kumaşların daha çok Şam, Bağdat gibi Ortadoğu şehirlerinde dokunduğu ve oralardan getirildiği söylenirse de, Osmanlı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında tüccarların kutnuyu Gaziantep'ten aldıkları bilinmektedir. Kutnu dokuması bir bakıma Gaziantep'in adıyla birlikte anılır diyebiliriz; öyle ki Gaziantep o yıllarda kutnu dokumacılığının merkezi durumundadır. 1900'lü yılların başında Gaziantep'te 500'e yakın tezgâh olduğu ve bu dokumacıların yanında tarakçılar, boyacılar, masuralar, çözgücüler, apreciler (cendere), mengeneciler gibi yan işlerle beraber 20 bin kişinin çalıştığı söylenir. Gaziantep'in nüfusunun 80 bin civarında olduğu tahmin edilirse, yaklaşık her dört Gaziantepli ’den bir dokuma işiyle uğraşmış diyebiliriz. Bu durum bizlere o yıllar için oldukça yüksek bir nüfusun dokuma işinden para kazandığını da gösterir.
Bu renkli desenli yolların, renklerine ve yolların genişliğine göre de kurnular çeşitli isimler alırlar. Bazı kutnularda bu renkli yollar üzerine ayrıca çözgüden takviye tekniğiyle küçük desenler yapılır. "Sedefli Kutnu" adı verilen bu örneklerin yanı sıra, bir diğeri de çözgüleri bir başka teknikle renklendirilmiş olan "taraklı" kurnulardır. Gaziantepli ustalar tarafından 60 çeşit kutnu dokuması olduğu söylenmektedir. Bazılarının isimleri ise şöyledir: Sultan Kutnu, Bağlamaklar, Çiçekliler, Düz Çizgililer, Düz Mecidiye, Hindiye Kutnu, Kemha Kutnu, Sedefli Kutnu, Sarı Tas Kutnu, Zincirli Kutnu, Vişneli Kutnu, Kerasi Kutnu, Çiçekli Furç Kutnu, Darıca Kurnu, Taraklı Kutnu vb. Kutnu kumaşı pek çok işlemlerden geçer, ipek, bobin haline geçirilince sökücü ustaları devreye girer. Bunun için "devere" adı verilen dolaplar kullandır, çözgü iplikleri çileler haline gelince boyama işlemi başlar. Kutnuyu kutnu yapan renkleridir ve o can alıcı renkleri veren de kök boyalardır. Kutnu boyama işlemi gerçekten çok zahmetlidir. Hâkim renk sarı olduğundan, bu renk kumaşa göz aha bir parlaklık, verir. Ardından kırmızı gelir, sarıya tahakküm kurarcasına. Daha sonra mor, yeşile inat mavi, siyah, bordo ve pembeler. Büyük kazanlarda bu renklerle ipek çileler boyahanelerde hayat bulurlar. Aynı iplik ve ipekli çileler boya kazanlarına defalarca bıkmadan batırılıp çıkarılarak değişik renkler elde edilir.
Boyanan çileler "mezekçiler"e gider. Bu ustaların görevi ise çözgü ipliklerinin dokuma sırasında kopmamasını sağlamaktır. Bunun için de kayısı reçinesi ve gaz yağı ile "haşıllama" işlemini yapar. İpekler burada kavuk yapılarak tarakçılara gönderilir. Kutnu dokunduktan sonra pişirilip yumuşatılması gerekmektedir. Bu işlem tahta tokaçlarla dövülerek yapılır. Daha sonra bu iş için tasarlanmış mengenelerde sıkıştırılarak bir müddet bekletilir. Merdanelerden geçirilerek perdahlama işlemi ile apre ve ütüleme işlemi yapılır. Tüm bunca işlemlerden sonra kutnu kullanıma hazır hale gelmiş olur. Bu kadar zahmetli işin neticesinde dokunan kutnu günümüzde karşılığını ne yazık ki görmemektedir. El emeğine dayalı birçok ürün gibi, kutnu da; dokuyan kişiye, yöreye, kullanılan malzemeye, üzerindeki çizgi, renk ve desene göre sınıflandırılır. Önceleri saray kumaşı adıyla anılan kutnu dokumalar, koltuk yüzleri, kadın ve erkek giysilerinde kullanılırdı. Dokumacılık kültürümüzün önemli bir parçasını oluşturan kutnu kumaşlar, günümüzde turistik amaçlı eşyalarda ve ulusal folklorik giysilerde kullanılmaktadır. Kutnu dokumacılığı günümüzde geçmiş zamanlarına kıyasla çok daha sönük bir biçimde yaşamakta ve özellikle Gaziantep ilimizde bulunan az sayıdaki birkaç usta tarafından zor koşullarda icra edilmektedir. Bu üretilenler de genellikle kutnunun "taraklı" ve "sedefli" çeşitleridir.
Alacanın kelime anlamı "karışık renk"tir. Bu nedenle alaca dokumacılığını üzerinde birçok rengin olduğu çizgili yerel bir kumaş olarak tarif edebiliriz. Oldukça dayanıklı ve geniş bir kullanım alanına sahip olan alaca dokumalar, Anadolu insanının en eski dokuma işlerindendir. Osmanlı İmparatorluğu'nda ise alaca dokumacılığı en çok üretim yapılan iş kolları arasında bulunmaktaydı. Osmanlı tekstil dokumacılığında önemli bir yer işgal eden alacacılık, İstanbul başta olmak üzere Bursa, Manisa, Kastamonu, Erzincan, Tire ve Gaziantep'te de en önemli iş kolları arasındaydı. Alaca dokumaları erkek ve kadın dış giyiminde kullanılırdı. Alaca da kutnu gibi daha çok evlerde kurulan tezgâhlarda dokunurdu. Dokunan alacalar büyük hanlardaki iş yerlerine diğer işlemleri yapılmak üzere getirilirdi. Burada pişirilip yumuşatılır bu iş için tasarlanmış merdanelerden geçirilip perdahlandıktan ve apre işlemi yapıldıktan sonra satılmak üzere bedestenlerdeki tüccarlara verilirdi.
ALİINTIDIR.
1 - NUMARA:
İplik numarası ipliğin boyutunu (inceliğini, kalınlığını) belirlemek için verilen sayısal bir değer olup, birim uzunluk başına ağırlığı veya birim ağırlık başına uzunluğu belirten bir ölçüdür. İpliğin numarasını belirlemek amacıyla dünyada çeşitli sistemler kullanılmaktadır. Bunların bazıları uzunluğu bazıları da ağırlığı esas almaktadır. İplik numaralandırma sistemlerini görmek için tıklayınız. 2 - BÜKÜM:Başa Dön
İpliğin eğrilmesi sırasında elyafların ya da ipliklerin bir arada tutulması ve mukavemet kazandırılması için kendi etrafında verilen spiral dönmelerdir. Bir elyafı bükmek, kullanım amacındaki dayanma koşulları açısından önemlidir. İplikteki büküm sayısı sağlamlık, elastiklik ve dolaylı olarak tüylülük gibi iplik özelliklerini etkiler. İpliğe verilecek olan büküm tamamen iplik üreticisinin elinde olup, nihai kullanıcının amacını karşılayacak şekilde iplikhanelerde ayarlanabilir. Kalın ipliklerde elyafların birbirlerini tutmaları için daha az sayıda, ince ipliklerde ise daha çok sayıda büküme ihtiyaç vardır. Yine aynı şekilde, kullanım amaçları göz önüne alınarak triko iplikleri daha az bükümlü, dokuma iplikleri ise daha çok bükümlüdür. Birim uzunlukta bulunan spiral sayısı büküm sayısını verir. Birim uzunluk olarak 1 inch (2,54 cm) alınırsa TPI yani inchdeki büküm, birim uzunluk 1 metre alınırsa TPM yani metredeki büküm ifade edilmiş olur. 2.1 - BÜKÜM KATSAYISI: Yukarıda sözü edilen az bükümlü çok bükümlü kavramlarına uluslararası ortak bir anlayış getirebilmek açısından "büküm katsayısı" (α) tarif edilmiştir. Teorik olarak büküm katsayısı iplik dış yüzeyindeki lifler ile iplik ekseni arasındaki açının tanjantını ifade eden bir sayıdır. ALINTIDIR..