Cevap :
Destan, halk hikâyesi, masal, fabl, öykü, roman, tiyatro gibi türleri kapsar.
Bu türlerde anlatılanların bir kısmının hiçbir gerçeklik temeli yoktur. Masal, fabl gibi türler bu gruba dâhil edilebilir.
Bir kısmı istenirse gerçeklikten hareket edilerek, istenirse tümüyle tasarlanarak yaratılır. Öykü, roman, tiyatro gibi türler bu gruba dâhil edilebilir.
Bir kısmı mutlaka bir gerçekliğe dayanır; ama söz konusu gerçeklik bir düş ve kurgu perdesinin altında nerdeyse görünmez hâle gelir. Destan, halk hikâyesi gibi türler bu gruba dâhil edilebilir.
Anlatıcı, kişi, zaman, mekân olay ögeleriyle kurulurlar. Kurmaca metinlerin asıl varlık nedeni okuru bilgilendirmek, ona bir şeyleri öğretmek değildir
Kurmaca yazınlarda öğretmek, eleştirmek ve mesaj kaygısı taşımaktan çok daha öte sanat eseri oluşturmak, özgürleştirmek, felsefi bir yol çizmek, keşfetmeyi sağlamak, yakalamak amaç olarak algılanabilir. Bir sanat eseri yalnızca akılla değil, duygularla ve bedenle de anlaşılabilir. Aslında sanatın kendisi ruhun, bedenin ve düşüncenin algılarını anlatmak için kullanılan bir dildir. Öykü anlatmak, kısacası bu sistem, kim olduğumuzu sorma ve söyleme yoluyla içinde yaşadığımız toplumları bir arada tutmamızı sağlar ve bir bireyin kim olduğunu, yaşamın ondan neler isteyebileceğini ve bu isteklere nasıl karşılık verebileceğini keşfetmek için kullanabileceği en iyi araçlardan birisidir.