Cevap :
Atatürk’ün gerçekleştirmiş olduğu Harf devrimi, eğitim adına atılmış en önemli adımlardan birisidir. Osmanlıca okuyup yazmanın zorluğu karşısında Harf devrimi sayesinde bütün yurtta okuma yazma oranında büyük bir artış olmuş, kültürel anlamda da halk bilinçli bir hale gelmiştir. Yine eğitimin modernleşmesi ve ilerlemesi adına; eğitim ve öğretim birleştirilmiş, güzel sanatlara değer verilmiş, Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması ile 1936 da gerçekleştirilen Üniversite Reformu sayesinde Türk eğitim sistemi, Atatürk’ün önderliğinde kısa sürede büyük bir atılıma imza atmıştır.
Atatürk, üstün devlet adamlığı yanında ekonomik, sosyal, siyasal ve eğitim alanında yapmış olduğu yenilikler ile Türk Devletine çağ atlatmış bir liderdir. Sakarya Savaşı’nın devam ettiği bir zamanda bile Ankara’da Maarif Kongresi yani Milli Eğitim Kongresi savaşa rağmen ertelenmemiş ve 16 Temmuz 1921’de toplanmıştır. Atatürk, savaşa rağmen bu kongrenin ertelenmesine razı olmamış, kongrenin açış konuşmasını bile kendisi yapmıştır. Bu hadise, Atatürkün eğitime verdiği önemin büyüklüğünün sergilemesi açısından oldukça önemli ve kayda değer bir konudur.
Atatürk’e; “Cumhurbaşkanı olmasaydınız, ne olmak isterdiniz?” diye bir soru yöneltildiğinde; “Millî Eğitim Bakanı olarak eğitim davasına hizmet etmek isterdim” diye cevap vermesi, O’nun eğitimin, millet hayatındaki olması gereken yeri ve önemine ne kadar büyük değer verdiğinin bir göstergesi olmuştur.
Atatürk, eğitim üzerine bir çok çalışmalar yaptırmış, Türk milletinin geleceğini, yüksek eğitim anlayışının gelişmesine ve genç dimağlara yerleşmesine bağlamıştır.
Ulu önder, eğitimi gerçekleştirecek olan öğretmenlere duyduğu güveni ve değeri şu sözlerle açıklamıştır; “Memleketi ilim, irfan, ekonomi ve bayındırlık alanlarında da yükseltmek, milletimizin her hususta çok verimli olan kabiliyetlerini geliştirmek, gelecek nesillere sağlam, değişmez ve olumlu bir karakter vermek lazımdır. Bu kutsal amaçları elde etmek için mücadeleye atılanların arasında öğretmenler, en önemli ve en hassas yeri almaktadır.”
Hür ve çağdaş bir toplumun temellerinin sağlam bir eğitimden geçtiğini ifade eden Atatürk, “Milli eğitimde, süratle yüksek bir seviyeye çıkacak olan bir milletin, hayat mücadelesinde maddi ve manevi bütün kudretlerinin artacağı muhakkaktır.” Demekle eğitimin devlet ve insan hayatındaki vazgeçilmezliğine dikkati çekmiştir.
Atatürk’ün eğitime ve eğitimciye verdiği önem.
Atatürk’ün gerçekleştirmiş olduğu Harf devrimi, eğitim adına atılmış en önemli adımlardan birisidir. Osmanlıca okuyup yazmanın zorluğu karşısında Harf devrimi sayesinde bütün yurtta okuma yazma oranında büyük bir artış olmuş, kültürel anlamda da halk bilinçli bir hale gelmiştir. Yine eğitimin modernleşmesi ve ilerlemesi adına; eğitim ve öğretim birleştirilmiş, güzel sanatlara değer verilmiş, Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması ile 1936 da gerçekleştirilen Üniversite Reformu sayesinde Türk eğitim sistemi, Atatürk’ün önderliğinde kısa sürede büyük bir atılıma imza atmıştır.
Atatürk, üstün devlet adamlığı yanında ekonomik, sosyal, siyasal ve eğitim alanında yapmış olduğu yenilikler ile Türk Devletine çağ atlatmış bir liderdir. Sakarya Savaşı’nın devam ettiği bir zamanda bile Ankara’da Maarif Kongresi yani Milli Eğitim Kongresi savaşa rağmen ertelenmemiş ve 16 Temmuz 1921’de toplanmıştır. Atatürk, savaşa rağmen bu kongrenin ertelenmesine razı olmamış, kongrenin açış konuşmasını bile kendisi yapmıştır. Bu hadise, Atatürkün eğitime verdiği önemin büyüklüğünün sergilemesi açısından oldukça önemli ve kayda değer bir konudur.
Atatürk’e; “Cumhurbaşkanı olmasaydınız, ne olmak isterdiniz?” diye bir soru yöneltildiğinde; “Millî Eğitim Bakanı olarak eğitim davasına hizmet etmek isterdim” diye cevap vermesi, O’nun eğitimin, millet hayatındaki olması gereken yeri ve önemine ne kadar büyük değer verdiğinin bir göstergesi olmuştur.
Atatürk, eğitim üzerine bir çok çalışmalar yaptırmış, Türk milletinin geleceğini, yüksek eğitim anlayışının gelişmesine ve genç dimağlara yerleşmesine bağlamıştır.
Ulu önder, eğitimi gerçekleştirecek olan öğretmenlere duyduğu güveni ve değeri şu sözlerle açıklamıştır; “Memleketi ilim, irfan, ekonomi ve bayındırlık alanlarında da yükseltmek, milletimizin her hususta çok verimli olan kabiliyetlerini geliştirmek, gelecek nesillere sağlam, değişmez ve olumlu bir karakter vermek lazımdır. Bu kutsal amaçları elde etmek için mücadeleye atılanların arasında öğretmenler, en önemli ve en hassas yeri almaktadır.”
Hür ve çağdaş bir toplumun temellerinin sağlam bir eğitimden geçtiğini ifade eden Atatürk, “Milli eğitimde, süratle yüksek bir seviyeye çıkacak olan bir milletin, hayat mücadelesinde maddi ve manevi bütün kudretlerinin artacağı muhakkaktır.” Demekle eğitimin devlet ve insan hayatındaki vazgeçilmezliğine dikkati çekmiştir.