Cevap :
"ne yerseniz o olursunuz" diye bir söz vardır. bu sözden de anladığınız gibi, vücudun büyüyebilmesi ve normal çalışabilmesi için dışardan bazı maddelerin alınması zorunludur. bu maddeler çeşitlidir ve hergün belirli miktarlarda alınmalıdırlar. vücut, ancak bu şekilde normal yapıda olur, gelişir ve düzenli çalışır.
vücudun yapısı ile yiyecekler arasındaki ilişkiyi tıpkı bir bina ile onu meydana getiren taş, tuğla, kum, kireç, çimento, demir, çelik ve tahta arasındaki ilişkiye benzetebiliriz. bu malzeme olmadan bina nasıl yapılamazsa yiyecekler olmadan vücut da ortaya çıkmaz.
bina yapılırken gerekli malzeme tam ve iyi cins olursa binanın hem dış görünüşü güzelhem de yapısı sağlam olur. sizler de yeterli ve dengeli beslenirseniz, vücudunuzun yapılması için gerekli malzemeyi yeterince sağladığınız için aynı olumlu sonuca ulaşırsınız.
dış görünüşünüzden, doğru beslenip beslenmediğinizin kolayca anlaşılabileceğini öğrenmiş bulunuyorsunuz. sadece açlığı giderme ve karın doyurmanın ya da sevilen yiyecekleri yemenin doğru bir beslenme şekli olmadığını artık biliyorsunuz. o halde yanlış beslendiğiniz zaman bunun sonuçlarının birkaç gün içinde ortaya çıkmayacağını da bilmeniz yerinde olacaktır. yanlış beslenmenin sonuçlarından vücudunuz yıllarca sonra etkilenir. bu nedenle, bugün yediklerinizle gelecekteki yaşamınızı şimdiden kontrol ediyor sayılırsınız. çünkü en geniş anlamıyla tüm vücut yapınız ve kişisel davranışlarınız, yediklerinizin bir sonucudur. yediğiniz besinler kemiklerinizi, dişlerinizi, kas kan, saç ve tırnaklarınızı, kısaca tüm organlarınızı yaparlar. kişiliğiniz, duruşunuz, duygularınız ve alışkanlıklarınız yediklerimizle oluşur, şekillenir ve gelişirler. canlılığınız ve sağlığınız yediklerinizle devam eder ve korunurlar.
vücudun oluşabilmesi ve büyüyebilmesi için gerekli olan bu maddelere besin maddeleri denir. besin maddeleri demek, herhangi bir yiyecek çeşidi demek değildir. besin maddeleri, yenilen tüm yiyeceklerin içinde, yapısında bulunurlar. yani vücudun çeşitli ihtiyaçlarını karşılayan yiyecekler, besin maddeleri denilen birçok kimyasal maddelerin birleşmesiyle meydana gelmiştirler.
besin maddeleri altı sınıfta toplanır:
a. karbonhidratlar,
b. yağlar,
c. proteinler,
ç. vitaminler,
d. madensel maddeler,
e. su.
Canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için beslenme, solunum, dolaşım, boşaltım, üreme gibi yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirirler. Tek hücreli canlılarda yaşamsal faaliyetler tek hücre içerisindeki organeller tarafından gerçekleştirilir. Çok hücreli canlılarda yaşamsal faaliyetler tek bir hücre tarafından değil hücre toplulukları tarafından gerçekleştirilir. Çok hücreli canlıları oluşturan hücrelerin hepsi aynı yapıda ve görevde değildirler. Canlı vücudunu oluşturan hücreler görevlerine göre farklı özellikler kazanmışlardır. Canlı vücudunu oluşturan hücrelerden bazıları birleşerek üreme görevini, bazıları birleşerek destek ve hareket görevini, bazıları birleşerek besinleri veya çeşitli gazları (oksijen ve karbondioksit) taşıma görevini, bazıları da birleşerek koruma görevini yerine getirirler.
Çok hücreli canlılarda yapı ve görevleri aynı olan hücrelerin oluşturduğu hücre topluluklarına doku denir. Bitki ve hayvanlarda bulunan dokular birbirlerinden farklıdır. Bitkilerin yapısında bulunan dokulara bitkisel dokular, hayvanların yapısında bulunan dokulara hayvansal dokular denir. Çok hücreli canlılarda dokuların oluşmasıyla dokular arasında işbölümü ortaya çıkmıştır. İnsan vücudunda kan, kas, kemik, sinir, yağ, destek, salgı, epitel doku gibi çeşitli dokular bulunur. Her dokuyu oluşturan hücrelerin şekli, görevi, yapısı, büyüklüğü ve dizilişi o dokuya özgüdür. Bir dokunun hücresi ile başka bir dokunun hücresinin şekli, görevi, yapısı, büyüklüğü ve dizilişi farklıdır. Çok hücreli canlılarda aynı yapı ve görevdeki hücreler birleşerek dokuları, dokular birleşerek organları, organlar birleşerek sistemleri, sistemler de birleşerek canlı organizmayı (canlı vücudunu) oluştururlar. İşte tüm bu dizgelerin işleyişi fizyolojinin konusudur.
Hücre → Doku → Organ → Sistem → Canlı (Organizma) (Canlı Vücudu)
Fizyoloji genellikle bitki fizyolojisi ve hayvan fizyolojisi olarak ikiye ayrılarak incelense de, fizyolojinin kuralları hangi canlının çalışıldığına bakılmaksızın evrenseldir. Örneğin, maya hücre fizyolojisinde öğrenilenler insan hücrelerine de uygulanabilir.
Fizyolojini temel özelliği, incelediği sistemlerin durağan değil dinamik olmasıdır. Hücrelerin işlevleri, en yakın çevresindeki değişikliklere bağlı olarak sürekli değişir ve her canlı, gerek temel yaşam biri olan hücrenin iç değişikliklerinden, gerek etkileşim içinde olduğu dış ortamın değişikliklerinden kaçınılmaz biçimde etkilenir. Bu nedenle, fizyolojik tepkimelerden çoğunun temel amacı, iç ortamdaki fiziksel ve kimyasal dengenin korunmasıdır. Bu iç denge, hayvanlarda, canlının iç ya da dış ortamdaki değişiklikleri algılayabilen duyu alıcılarıyla düzenlenir. Bu alıcıların uyarısıyla, kas, böbrekler, karaciğer ve iç salgı bezleri gibi organlarda, değişen koşullara uygun özel yanıtlar gelişir ve canlı kendisini bu yeni duruma uyarlayabilir.
Bugün fizyologlar, hücre, doku ve organlarda derledikleri bilgilerin ışığında, canlının bir bütün olarak çevresine nasıl uyum sağladığını araştırırlar. Kısacası, kalıtımın biyokimyasal temellerinden ve moleküler biyolojiden başlayarak hayvanlardaki davranış özelliklerine varıncaya değin çok geniş bir araştırma alanı bugün fizyoloji teriminin kapsamına girmiştir.