Cevap :
Öfkesinden kendi türünü öldüren, merhametinden türü için canını veren. Açlığından türünü yiyen, tokluğundan elindekini avucundakini türüne yediren. Nefretinden kalp kıran, sevgisinden kalbini kırdıran. Hata yapıp umursamayan, fakat aynı hatayı başkasının yaptığını gördüğünde var gücüyle kınayan. Sevdiği için dağları delen, yine sevdiği için sevdiğini alnının ortasından vuran. Kahrından kendi canına kıyan, neşesinden göbek atan ve tüm bu karmaşık ruh hallerini çiğ bir süte bağlayıp işin içinden sıyrılan karman çorman, zıtlıklarla, tuhaflıklarla dolu ilginç bir organizmadır insan.Bu garip yaşam türü yapılarına göre kendi içlerinde guruplara ayrılarak, huyları ve suları açısından kategorize olmuşlardır. Belgesellerde anlatılırken manası tam idrak edilemeyip, çokayaklıgillerden bir böcekten ya da ne bileyim bir tür bataklık yosunundan bahsedermiş gibi sadece dışardan bakılan bir gözle bize aktarılan bu en enteresan varlık, aslında iç dünyasıyla asıl yapısını ortaya koyar. Şimdi “Ay ne iyi insan” ya da “Parayla sanıp selam bile almaz o be” veya “Gene mi âşıkmış?”, yahut “Bedava zehir bulsun içer o abi”, “Taş kalpli”, “Böbreklerini çalsan haberi olmaz” gibi şeyler dedirten insan, tutarsızlığının ve garabetinin farkında bir yargıyla “İnsanoğlu işte!” deyip, kendi nesli için bile her an her şeyin umulabileceğini ifade ederek enteresanlığını hepten bir beşe katlar. Bu canlı türünün kendi içinde türlü türlü çeşitleri vardır. Biz bir kaçını ele almayı göze alalım bakalım.