Cevap :

Mustafa Kemal Atatürk’ün doğa sevgisi babası öldükten sonra annesi ve kardeşiyle birlikte Selanik’in otuz kilometre yakınlarında Zübeyde Hanımın ağabeyi olan Hüseyin Ağa’nın çiftliğine yerleşmeleri ile başlamıştır 
Burada Atatürk çiftçilik işleri ile uğraşarak yeşilliğe toprağa ve doğaya ilgi duymuştur O’nun bitki ve hayvan sevgisinin ilk belirtileri bu çiftlik yaşamından kaynaklanmaktadır Çünkü O ilerki yaşamında çiftlikler kuracak hayvan besleyecek ve ağaçlandırmaya büyük önem verecektir

Atatürk’ün sınıf arkadaşlarından Ali Fuat Cebesoy O’nun doğa sevgisini belirtirken bir anısını şöyle anlatır: 

“Harp Akademisi’nin üçüncü sınıfına geçtiğimiz zaman Mustafa Kemal Selanik’e sılaya gitmeden önce bizde misafir kaldı O günlerin birinde Satılmış Çavuş’u da alarak Alemdağı’na uzandık Arkadaşım samimi bir doğa aşığı idi Ormanlık yerlerden çok hoşlanırdı Öğleye doğru pınar başında mola verdikUzaklarda bir kasır vardı ve manzarası harikulade güzeldi Adeta Mustafa Kemal’i büyülediOradan ayrılırken Mustafa Kemal: ‘Fuat’ dedi ‘İnsan yaşlandıktan sonra şehirlerin gürültülü hayatından uzaklaşmalı böyle sakin ve ağaçlık bir yere çekilmelidir Bak şu karşıdaki köşk insanın ruhuna nasıl bir ferahlık veriyor” 

Afet İnan Atatürk ve Çankaya’nın ilk Cumhurbaşkanlığı Köşkü için seçilmesini anlatırken şöyle diyor: “Atatürk’ün Çankaya’yı seçmesinde etken birkaç büyük karakavak ve söğüt ağaçlarının bulunması idi Onların rüzgarlı günlerdeki hışırtısından daima zevk duyardı” 

Atatürk doğayı çok seven bir insandı Yeşile çiçeğe ağaca hayrandı Nezihe Araz Atatürk’ün ağaçlandırmaya verdiği önemle O’ndaki doğa sevgisini bir söyleşide şöyle dile getirmiştir: 


Ne oldu buradaki ağaca 

”“Çankaya köşkünden Meclis binasına giderken o günün Ankara’sında bir tek iğde ağacı vardır Mustafa Kemal her gün ağacın önünden geçerken arabayı yavaşlatıyor ve ağacı selamlıyor Bir gün; ‘Bakın bu benim’ derken o ağacın yerinde olmadığını görüyor Büyük bir telaşla otomobili durdurup iniyor Buradaki işçilere; ‘Ne oldu buradaki ağaca’ diyor ‘Efendim yolu genişletmek için ağacı kestik’ cevabını alıyor Arabasına dönen Mustafa Kemal ağlamaya başlıyor Bunun başka yolu yok muydu? diye” 

yürüyen köşk

21 Ağustos 1929 tarihinde Atatürk’ün talimatıyla yapımına hemen başlanan köşk, 12 Eylül 1929’da tamamlandı.

13 Eylül 1929 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde: “ Gazi Hazretleri’nin Yalova Millet Çiftliği’nde inşa edilen köşkü ikmal edilmiştir.” şeklinde konuyla ilgili haber yer almaktadır.
Bu habere göre köşk, Atatürk’ün yapılsın dediği 21 Ağustos’tan 22 gün sonra tamamlanmıştır.
Ancak, bu köşkün tanınmasına sebep olan asıl olay, bulunduğu yerden biraz doğuya doğru kaydırılması oldu.
Atatürk, 1930 yılında, (olasılıkla Haziran ayı içinde), bir gün köşke gittiğinde, orada çalışanlar, yandaki çınar ağacının dalının köşkün çatısına vurduğunu, çatı ve duvara zarar verdiğini söyleyerek, çınarın köşke doğru uzanan dalını kesmek için izin istediler.Atatürk ise, çınar ağacının dalının kesilmesi yerine, binanın tramvay rayları üzerinde biraz ileriye alınmasını emretti.
Bu görev, İstanbul Belediyesi’ne verildi.
O sıralarda, Belediye Fen işleri Müdürü Yusuf Ziya (Erdem) Bey’di.Onun direktifleriyle, Fen İşleri Yollar Köprüler Şubesi sorumluluğu üstlendi. Başmühendis Ali Galip (Alnar) Bey, yanına aldığı teknik elemanlarıyla Yalova’ya gelerek çalışmaya başladı.

Önce, bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılarak, temel seviyesine inildi. İstanbul’dan getirilen tramvay rayları, binanın temeline yerleştirildi.Santim santim yapılan çalışmalar sonunda bina, temelin altına sokulan raylar üzerine oturtuldu.

Atatürk, zaman zaman bu çalışmaları izliyordu. O günlerde, Paris Büyükelçisi olan Fethi (Okyar) Bey, kendisini ziyarete geldi. Fethi Bey, hatıralarında bu ziyaret sırasında köşkte yapılan çalışmalarla ilgili olarak şunları anlatmıştır :

“...24 Temmuz 1930 günü öğleden sonra Gazi, beni otomobille Yalova’daki çiftliklerini gezdirdi. Araziyi, yapılan binaları ve altına kızaklar konarak bir küçük köşkün mevkiini beş on metre değiştirmek için nasıl çalışıldığını gördük. Sonra köşkün yanında kurulmuş olan eski sultanlara ait iki güzel çadırın içinde istirahat ettik. Çadırların her biri nefis sanat eseri idi. Biraz istirahattan sonra, otomobil ile Yalova kaplıcalarına döndük.”

Şehremaneti Fen Heyeti (Belediye Fen İşleri), 7 Ağustos 1929 Perşembe günü Yalova’ya bir gezi düzenledi. Bu geziye İstanbul’da bulunan bütün mimar ve mühendisler davet edildi. Köşkün yürütme çalışması, olasılıkla Atatürk’ün isteğiyle, mühendislerin önünde yapılacaktı.

8 Ağustos 1930 Cuma günü öğleden sonra saat 15 00 civarında, yürütme çalışması başladı. Bu çalışmayı Gazi Hz. (Atatürk), kız kardeşi Makbule (Atadan ) Hanım, Vali Vekili Muhittin (Üstündağ) Bey, Emanet Fen Müdürü Yusuf Ziya (Erdem) Bey, İstanbul’dan gelen mühendisler ve gazeteciler izlediler.


Köşkün yürütülme işlemi iki safhada yapıldı.

8 Ağustos 1930 Cuma günü, öncelikle yapının teras bölümü ( toplantı salonu olarak kullanılan, üç yanı camlarla kaplı bölüm) kaydırıldı. Geri kalan iki gün içinde de, ana binanın raylar üzerinde yürütülmesi işlemi tamamlandı ve bina, 5 metre kadar doğuya kaydırıldı.

Böylelikle köşk yıkılmaktan, çınar ağacı kesilmekten kurtuldu.

Gerçekte, burada önemli olan köşkün yürütülmesi değil, verilmek istenen mesajdı. Atatürk, Yalova’daki bir çınar dalını bahane ederek tüm kamuoyuna bir mesaj vermek istemişti. Yoksa, küçük bir binayı yıkıp, yerine yenisini yapmak çok daha kolaydı.

 

alıntı...