Cevap :

"Anlatımı güzelleştirmek, savunulan fikir ve düşünceyi daha etkili kalmak ü daha etkili kalmak üzere her dilde kalıplaşmış bazı sözler bulunur. Atasözleri, dua ve temenni cümlecikleri, sövgü ve ilençler, bilmece ve tekerlemeler... 

Bu tür kalıplaşmış sözler arasında, dilin bünyesinde en sık rastlanılanlar ise deyimdir. Dilin bünyesinde kalıplaşmış ve kökleşmiş olarak değişmeden kullanılan deyimler, hiç şüphe yok ki anlatıma canlılık ve güç katarlar. Bu sayede düşüncelerin ve olayların muhataba daha etkili biçimde yansıtıldığı bir gerçektir. "

 Yukarıdaki kısım kitapın arka kapak yazısı.Kitapta konuşma dilimizde yer etmiş betimleme ve deyimlerin hikayeleri yer alıyor.Örneğin çizmeyi aşmak deyimi.Genelde hepimiz kullanırız.Peki nasıl geçmiştir dilimize ve hikayesi nedir? İşte budur:

"Milad-ı İsa’dan üç asır evvel Efes’te Apel isimli bir ressam yaşarmış. Büyük İskender’in resimlerini yapmakla şöhret bulan Apel’in en büyük özelliği yaptığı resimleri halka açması ve gizlendiği bir perdenin arkasından onların tenkitlerini dinleyip hoşa gidecek yeni resimler için fikir geliştirmesi imiş. 

Günlerden birinde bir kunduracı Apel’in resimlerinden birini tepeden tırnağa süzüp tenkide başlamış. Önce resimdeki çizmeler üzerinde görüşlerini bildirip, kunduracılık sanatı bakımından tenkitlerini sıralamış. Apel bunları dinleyip gerekli notları almış. Ancak bir müddet sonra adam resmin üst kısımlarını da eleştirmeye ve hatta teknik yönden, sanat açısından, renklerin kontrastı ve gölgelerin derecesi üzerine de ileri geri konuşmaya başlayınca Apel perdenin arkasından bağırmış: 

- Efendi, haddini bil; çizmeden yukarı çıkma..!" 

 

Şayet siz de benim gibi kelime tarihine ve tahliline meraklı iseniz bu kitabı öneririm.Bu arada kitap İskender Pala'ya ait.Son baskısı Kapı Yayınlarından çıktı."Bam teline basmak,altı kaval üstü Şeşhane,keçileri kaçırmak,hem kel hem fodul..." daha nice deyimler.