Cevap :
Meleklerin yüklendikleri bir başka misyon da insanları her türlü bela ve musibete karşı korumaktır. “Hiç kimse yoktur ki üzerinde bir koruyucu, bir denetleyici (melek) bulunmasın” (Târık, 86/ 4) ayetinde ifade edildiği gibi herkes için bir koruyucu melek mukadderdir. Taberâni’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte her insana 360 meleğin nezâret ettiği ve insanı koruma altına aldıkları kaydedilmektedir. (1) Ayette ise bu husus şöyle anlatılmaktadır:
“Her birini (herbir insanı) önünden ve arkasından izleyen melekler vardır. O’nu Allah’ın emrinden (veya Allah’ın emriyle) korurlar.” (Ra’d, 13/11) Hem Efendimizin hadisinden hem de bu ayet-i kerimeden anlaşılıyor ki, sinekler gibi insanın üzerine üşüşen bela ve musibetler, insanı çepeçevre kuşatan melekler tarafından çok defa geri çevrilmekte ve insan böylece öldürücü binbir hâdise altında ezilip gitmekten korunabilmektedir. Elbette ki bu muhafaza, meşiet-i İlahinin o şekilde tecelli etmiş olmasına bağlıdır. Zaten her meselede İlahi murad, İlahi dileme ve meşiet esastır. “Allah’ın olmasını dilediği şey olur; olmamasını dilediği şey de olmaz” hakikatı da bize bunu anlatmaktadır. Binaenaleyh, bela ve musibetler meleklerce uzaklaştırılır; fakat meşiet-i İlahi o şekilde tecelli etmişse…
Buna vesile olabilecek şeylere gelince, biz onları bilemiyor, sınırlandıramıyoruz. Bazen insanın hoş bir tavrı, rahmet-i İlahinin harekete geçmesine vesile olur ve Cenâb-ı Hakk onun hakkında onu memmun edecek bir hüküm verir. Bazen de tam tersine, insanın münasebetsiz bir davranışı, İlahi gazabı galeyana getirir ve verilecek hüküm o şahsın aleyhinde olur. Verilen hüküm karşısında meleklerin yapabileceği hiçbir şey yoktur. Ne var ki, onlar enis ve celislerimiz (her zaman beraber olduğumuz arkadaşlarımız) olarak bizim başımızın üzerinde pervaz eder dururlar ve gelmesi muhtemel belaları savmak için bize kanat gerer, kalkanlık yaparlar. Zira bu onlara ait bir vazifedir. Bu meleklerin ruhânî haz ve lezzetleri, yaptıkları bu vazifenin içine dercedilmiştir. Yani melekler bizi koruma vazifesini, müthiş bir zevk, heyecan ve coşkunlukla yerine getirirler. Melekler kendi amacına sahip dokuz farklı gruba ayrılırlar. Bu nedenle kendi koruyucu meleğiniz de dahil olmak üzere her meleğin kendisine has özellikleri vardır. Meleklerin çoğunluğu aşağıdaki tabloda yer alan bir veya daha fazla hiyerarşik sıraya girerler. Aşağıdaki gruplaşmalar en yaygın kabul gören gruplaşmadır. Aşağıdaki tabloda göreceğiniz gibi melekler tek bir gruba mensup olmakla sınırlanmamışlardır. mikail (AS)
Hz. Mikâil, dört büyük melekten biridir. Tabiat olaylarına, insanlara, hayvanlara ve bitkilere, rızka ve yağmura nezaret eden melektir.
Kurân-ı Kerimde adı bir yerde zikredilir: “Kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrâil’e ve Mikâil’e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkârcı kâfirlerin düşmanıdır.” (Bakara Sûresi, 2:98)
Hayal edemeyeceğimiz kadar geniş olan göklerde hayat olup olmadığı meselesi, pek çok insanın zihnini meşgul eder. “Semavat, meleklerin birer menzili, birer tayyaresi, birer mescidi” şeklîndeki tesbit, meseleyi halletmektedir. Evet, şu küçük dünyamızda hiçbir yeri canlılardan boş bırakmayan İlâhî kudret, elbette o koca semayı boş bırakmamıştır. Melekler ve ruhaniler, sema ülkesinin sakinleridir.
Melekler,
• Alem sarayının seyircileri,
• Kâinat kitabının mütalacıları,
• Saltanat-ı rububiyetin dellalları,
• Kâinattaki hayırlı işlerdeki kânunların temsilcileri, nazırlarıdırlar.
İşte bunlardan biri olan Mikail a.s,
“Rezzakiyet arşının hamelesinden” olup, yeryüzü tarlasında ekilen İlâhî san’atlara Cenab-ı Hakk’ın havliyle, kuvvetiyle, hesabıyla, emriyle umumi bir nazır, umum çiftçi-misal meleklerin reisidir.