Cevap :

psikolojik etkenler çevre baskısı stres olabilir 

Immanuel Kant bir yazısında “ahlaksal açıdan kötü 
davranışlara doğal bir eğilim yoktur fakat iyi olana 
vardır” der. Peki, Kant’ın bu önermesi gerçekten doğruysa 
insanlar neden kötü davranışları ve düşünceleri sonradan 
kazanarak birbirlerine uyguluyorlar? Çıkarları için mi? 
Kıskançlık yüzünden mi? Yoksa temel anlamda hayatta 
kalmak için mi? 

İnsan, en başından beri topluluklar halinde yaşayan ve 
ancak bu şekilde hayatta kalabilen bir canlı. Tek başına 
yaşamak için seçimi yok ve diğerlerine mahkûm. Bunun iyi 
yanlarını fazlasıyla gördüğü gibi kötü yanlarını da 
kişiliği üzerine verdiği bedelle öder. Doğal seçilimin 
verdiği içgüdülerle diğer insanlardan üstün olma arzusu, 
çoğu zaman asgari olarak kendisine yetebilecek hayatta 
kalma dürtüsüne karşı baskınlığını hiç gizlemez. Tüm 
bunları sadece içgüdüsünün buyrukları sebebiyle yapar. Bu 
buyruklar ‘daha çok’ ile kısaca özetlenebilir. Daha çok 
demek de her zaman bireysel çıkarlara, vicdansızlığa, 
sevgisizliğe sebep olur. 

Birçok yazar ve düşünürün “iyi-kötü, doğru-yanlış 
kavramları sadece insanların kendi perspektiflerinden 
yaptıkları yorumlardır” diyerek kolaya kaçmasını bir 
kenara bırakırsak insanın birçok davranışı ve duyguları 
gibi kötülükte içgüdülerle gelmektedir. Eğer ki Kant 
“ahlaksal açıdan doğal eğilimlere kötü ya da iyi ayırımı 
yapmak yanlıştır.” Demiş olsaydı onun sözlerine katılmak 
doğru olurdu.