Cevap :
Nizâm-ı Cedîd'in yıkılışından 1830'lara kadar geçen en son bocalama süresi eski siyasal rejimin yerine yeni bir siyasal sistem geliştirme sorununda üç yön tutulabileceğini gösterir.
1- Şeriata dayalı bir İslâm devleti kurma,
2- Merkeziyetçi hükümdarlık örgütü ile taşra güçleri arasında sözleşmeye dayalı bir devlet kurma.
3- Hükümdarın mutlak egemenliği altında merkeziyetçi bir bürokrasi monarşisi kurma.
Bu görüşlerin hiçbiri belirli ve şuurlu siyasal bir görüş haline gelmemiştir. 2. Mahmud'un hükümdarlığının sonlarına rastlayan ilk merhalede bu eğilimlerin üçüncüsü üstün geldi. Bu durum hükümdarın mutlak gücünü kısma yönünde bir değişiklik yapılması sonucunu meydana getirdi ki, bu da Tanzimattır.
2. Mahmud'un reformculuk dönemi, gördüğümüz yeni bir rejim arama deneyimlerinde gelenek doğrultusuna en çok uyan mutlakıyetçi monarşi şekline yöneliş dönemidir. Bunu gösteren özellikler şunlar olmuştur:
1- Hükümdarın mutlak yetki hakkı devam ediyor.
2- Halk, reaya (yönetilen) olmaktan çıkıyor.
3- Kapıkulluğu kalkıyor. Onun yerine sınıf, ırk, din farkları gözetilmeden sivil bir bürokrasi gelişiyor.
4- Kapıkulu ordusu yerine farklı şekilde devşirilecek bir askerî örgüt kurulmasına doğru gidiliyor.
5- Sivil bürokrasi ve ordunun başında bulunanlarla ulemadan seçilen kişilerden oluşan, en üst derecede kanun yapma yetkisine sahip, süreli meclisler kuruluyor.
Tanzimat'ın ilanına kadar, bunların hiçbiri gerçekleştirilmiş değildir. Tanzimat, hükümdarın yetkilerini kısma gibi bir değişiklikle mevcut rejimin bir uzantısıdır.2
Osmanlı, devlet düzenini canlandırmak için Lâle Devri yöneticilerinin ve daha sonra da Nizâm-ı Cedîd'in Batıcı girişimleri başarısızlığa uğramıştır. Fakat Osmanlılar bu düzeni ne pahasına olursa olsun yaşatmak istiyorlardı. İç ve dış güçleri karşısında mevcut yaşatılması için mutlaka bir atılım yapılmalıydı, devletin durumu bunu gerektiriyordu.
Avrupa'nın üstünlüğünü artık iyice duyuran ekonomik gelişme içerisinde, imparatorluğun müslüman olmayan unsurlar hızla Batıyla bütünleşmek eğilimindeydi. Bu durumda çözülüşü önlemek, düzeni korumak gerekiyordu.3