Cevap :
1919 yılı Mayısı'nın 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüş..." sözleriyle başlar konuşmasına. Dinleyiciler yalnızca milletvekilleri ve hükümet üyeleri değildir. Tüm illerden gelen delegeler, parti ileri gelenleri, komutanlar ve büyükelçiler de Meclis'tedir. Tamamen belgelere dayanan konuşma sırasında Atatürk, yeri geldikçe, konuyla ilgili belgeyi yan masadaki katibe uzatır. Peki "Nutuk"un hazırlanış amacı nedir?Gazi Mustafa Kemal, Millî Mücadele'yi anlattığı bölümden hemen sonra bu soruyu yanıtlar: "...Maksadım, inkılâbımızın incelenmesinde tarihe kolaylık sağlamaktır. Bütün bu olguların ve olayların cereyanında TBMM ve Hükümet Başkanı, Başkomutan ve Cumhurbaşkanı olmaktan çok, teşkilâtımızın Genel Başkanı olarak bu görevi yapmaya kendimi mecbur sayarım." 1927 yılının Ankara'sı... Tarih 15 Ekim 1927. Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyet Halk Fırkası'nın 2. Büyük Kurultayı'nda tarihi konuşmasını yapmak üzere kürsüdedir. 1919'da Samsun'da başlayan mücadelenin 'tutanağı' ellerinde... Toplamda 6 gün ve 36,5 saat süren bir izahat;
"Nutuk"! "Nutuk"un içeriğine gelince; Taha Parla, İletişim Yayınları'ndan çıkan "Atatürk'ün Nutuk'u" isimli çalışmasında bu konuda şu bilgileri veriyor: "Nutuk metninin hacim olarak büyük bir bölümünü iç siyaset olayları, diplomasi ve dış politika olayları, askeri tarih, İstanbul - Ankara ilişkileri, ayaklanmalar, düşman işgali, lojistik sorunlar, görüşme ve yazışmalar, mitingler ve kongreler, Kurtuluş Savaşı'nın aşamaları, askeri ve siyasi örgütlenme aşamaları ile Atatürk'ün önem verdiği çeşitli episodlar ve ayrıntılar kaplar." "Nutuk"ta önce, 1919'da İstanbul ve Anadolu'nun içinde olduğu durum tasvir edilmiş, sonra da alınan kararlar doğrultusunda hangi adımların atıldığı, bu sırada ne tür engellerle karşılaşıldığı ve bu engellerin nasıl aşıldığı detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Bağımsız bir devlet kurulması anlayışıyla hazırlanan eylem planının nasıl işlediğidir aslında "Nutuk"la anlatılan.
"NUTUK"UN İÇERİĞİ "Nutuk"un kitaplaştırılma serüveni, 1927'de başlar.İlk olarak Türk Tayyare Cemiyeti tarafından iki cilt halinde basılır. İlk cilt "Nutuk" metnini, ikinci cilt ise belgeleri içerir. "Nutuk"un bu ilk baskısı, henüz Harf Devrimi gerçekleştirilmediği için Arap harfleriyle yapılır. Mustafa Kemal "Söylev"in sonunda diyor ki, "Sizi günlerce meşgul eden sözlerim, nihayet mazi olmuş bir devrin hikayesidir..." Yani Atatürk'ün söylevi, Kurtuluş Savaşı'nın nasıl kazanıldığını ve 1919'dan 1927'ye kadar olan süreçte ulusal egemenliğe dayalı, çağdaş bir cumhuriyetin nasıl kurulduğunu anlatmaktır. "Nutuk" aynı dönemi anlatan başka kitap ve belgelerle karşılaştırarak okunmalı. Çünkü Atatürk 23 Nisan 1920'ye kadar yalnızca kendisinin içinde bulunduğu olayları anlatır. Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'da, Trakya'da olanların hepsini öğrenmek için başka kaynaklara başvurmak gerekir. 23 Nisan'dan sonra anlattıkları ise Meclis tutanaklarında da bulunduğu için özet geçer o bölümleri. Özellikle bu ikinci kısımda Atatürk bir yandan millete hesap verirken bir yandan da maruz kaldığı eleştirilere cevap verir. Bu bölümleri, Rauf Orbay'ın, Kazım Karabekir'in Atatürk'e karşı eleştirilerini bilerek okumazsanız anlamazsınız.
"ÇAĞDAŞ CUMHURİYETİN NASIL KURULDUĞUNU ANLATIR" Yakın tarihimiz için birincil ve en güvenilir dayanak olarak okunmalı "Nutuk". Çünkü orada söylenen her sözün belgesi vardır. Milletin desteğiyle büyük zafer kazanmış, yola çıktığı arkadaşlarının bir bölümünden ayrılmış olan Mustafa Kemal, yola devam etmeden önce milletine hesap veriyor. Nasıl sıfırdan buraya gelindiğini anlatıyor, yaşananları geleceğe yönelik birer ibret olarak sergiliyor. Politik yanı da var, tarihi yanı da var, anı yanı da... Böyle çok yönlü bir liderin tarihe hesap vermesi çok yönlü olur.
YAKIN TARİHİMİZ İÇİN BİRİNCİL DAYANAK" "Nutuk", zafer, Cumhuriyet ve devrimin biricik mimarı Atatürk'ün pek çok belgeye dayanarak yazdığı ayrıntılı bir tarihtir. Tarih bilimi bugünü aydınlattığı için önemlidir. "Nutuk" da öyle. "Gençliğe Hitabe"de söz konusu olan aslında gençler değil, devrimcilerdir. Atatürk'ün orada tasvir ettiği 1919 koşulları şaşılacak derecede bugünkü koşullarımıza benzemektedir.